Sunday, May 22, 2011

2010-2011 Spor Toto Süper Lig Karması

E böyle açalım blogu madem. Bu sene, diğer bütün senelerden çok maç izlemişimdir herhalde. Beşiktaş'ın 34 maçını kafadan ekle, e ev arkadaşı fenerli, oradan da bir 30 maç, galatasaraylı arkadaşların geldiği 15 maçı da eklersin, bir de denk gelindi diye izlenenler, özetlerine bakılanlar, skor duyulunca açılanlar; buyrun bu oldu. Güzel açılsın madem blog, tatlı açılsın. Buyrun.

Kale: Volkan Demirel
Kim olacaktı ki? Volkan muhteşemdi bu sene. Hatalı gol yemedi, üstelik her sene sayısını korkutucu bir istikrarla arttırdığı kritik kurtarışlarını yine yaptı. Fenerbahçe şampiyonluğunu üç büyük isme borçlu dedi herkes, ilki oydu.

Sağ bek: Gökhan Gönül
E bir zahmet. Volkan ne kadar "acaba" yaratmadıysa seçim sırasında, Gökhan da o kadar yaratmadı. Her zamanki Gökhan işte, ne denir ki? Hücumu da, defansı da, Antalyaya attığı gol de muhteşemdi.

Stoper #1: Serdar Kesimal
Muhteşemdi Serdar. Tek kelimeyle muhteşemdi. Kayserispor'un Almancı çocukları alıp takıma monte etme politikasının belki de en muhteşem meyvesiydi. Oyun zekası, yaşına göre çok geniş pozisyon bilgisi, çevikliği harika Serdar'ın, ki onu milli takıma götüren de buydu.

Stoper #2: Diego Lugano
İşte en tartışmalı yer. Serdar Aziz ve Giray da muhteşemdi bu sene, hatta savunmasal olarak belki Lugano'dan da iyi. Ama 7 gol... 7 golü inkâr edemezsiniz. 7 gol atamayan Nobreler var bu ülkede. Bir de hepsi kritik yahu!

Sol bek: Ivan de Souza
Senenin sürprizi işte bu. Hakan Balta'nın dağıttığı, İsmail'in pişmek için daha vakti olduğunu kanıtladığı, Andre Santos'un gelip gittiği senede Ivan de Souza Antep'i 4. lüğe taşıyanlardan biriydi. Biraz da hücumcu bek zaafımdan aslında ona sevgim. Ne yapayım, seviyorum yahu!

Ön libero: Selçuk İnan
Trabzon'un kaç golü var? Selçuk'un da o kadar organizasyonunu başlattığı atak var işte. Neredeyse her golde, her atakta onun imzası vardı. Uzun pası, kısa pası, ara pası, geri pası değil, vizyonuydu onun bu seneki gücü. Muhteşemdi.

Merkez orta saha: Necip Uysal
Ee? Nerede Necip şarkıları, Necpi övgüleri düzen köşe yazarları? Ben kendimi bildim bileli şu ülkede iki yönlü orta saha arıyoruz biz. Bulduk! Vallahi bulduk! Her boşa kaçan topun, her kesilen pasın müsebbibiydi Beşiktaş'ta bu sene Necip. Tek eksiği paslarıydı, onlar da olacak be!

Forvet arkası: Alex
Ehem... pardon? Bir şey yazmak lazım mı buna? 28 gol, 14 asist... Yuh! Kendini hissettirmeden, duran toplarla, oyunda kendi durduğu anlarla, kaybolup belirdiği anlarla bu noktaya geldi işte Alex. Stilini sevmeyebilirsiniz, ama etkisini tartışmak mı? Asla.

Sağ açık: Olcan Adın
Bu karma genel senenin karması olsaydı Quaresma 10 gol, 10 asistle buradaydı. Ama lig? Olcan için biçilmiş kaftan bu mevki. Büyük takımların alt yapısından lig sirkülasyonunda kaybolan oyunculardan olmadan, Kafkas'ın yönetiminde dişini, hırsını, içgüdüsünü gösterdi. hak ede ede.

Sol açık: Burak Yılmaz
Yeniden doğuşların senesinin en büyük ölümden döneni. Hızlıydı Burak bu sene, Selçuk'un, Jaja'nın paslarını iyi yakaladı, iyi attı, Topsuz koşuları mükemmeldi, Trabzon'un şablonunu en iyi kullanan o oldu. Mükafatını da aldı... ama herhalde şampiyonluk alsa daha sevinirdi. Eh..

Forvet: Cenk Tosun
Bir golcü içgüdüsü vardır, bir de golcü zekası. Cenk ilkine sahip olanlardan. Vaktiyle Hakan'ın bir lafı vardı, Bobo'nun karşısında oynamak istemem, o hissederek vurur diye. Cenk'in karşısında ikinci devre hiç kimse olmak istemezdi. Attı da attı, durmadı, daha da attı. Daha da atacak gibi.

Teknik Direktör: Şenol Güneş
Başıma bir şey gelmeyecekse açık açık söyleyeyim, her şeyi taktiksel zekâya bağlayıp sadece ondan etkilenen bir adam olarak, motivasyonun etkisini görmezden gelmesem dahi Aykut Kocaman'ın çim sahaya uzanmayan, soyunma odasında kazanılan maçlarını sevmiyorum. Bu yüzden Şenol Güneş daha kıymetliydi benim için bu sene. Bernd Schuster'in gidişinde "adamın elinde ilk yarı sağ açık Tabata vardı" diyenler bu sene Şenol Güneş'i görmemişlerdi herhalde. En adam gibi oynayan, en takır takır, kazanmak istediğinde kazanmak için oynayan, vakti olduğunda dağları delen takım Trabzon'du bu sene. Onlar şampiyon olamadı, Şenol Güneş ise şampiyondan da öteydi... Net.

Yedekler:
Onur sakatlanana kadar harikaydı. Şenol Güneş onu nasıl gördü, nasıl çıkardı bilmiyorum ama hiç sekmedi bu sene de. Serdar Aziz bu senenin sürpriziydi, gençliğine rağmen soğukkanlılığı, gücünü fiziksel müdaheleden çok korkutmadan kazanan, forvetlerin ödünü patlatan adamdı. Yükselecektir bu sene. Hasan Ali Kaldırım Türk solunun umudu oldu, Kayseri'nin gençlik projesinin en temiz meyvelerindendi. Emre ise Emre'ydi yine, ama inişi çıkışı boldu, bazen de agresifiyle çok yaktı kendini. Jaja senenin en iyi yabancı transferlerdendi, bulunduğu mevkide, o şablon içerisinde çok can yaktı, daha da çok yakacak gibi göründü bu ligde. Ve Quaresma. Ligde biraz daha başarılı olsa senenin adamıydı, hem Beşiktaş, hem o ligde kilitlendi, düştü. Ama her topu ayağına aldığında heyecan yarattı İnönü'de. İlk golünde armayı öpüp Kapalı'ya koşan adam güzel adamdır, güzel adamlıktan bile girer bu listeye. Onun bir de futbolu vardı. Son lafta da Niang. Senelerdir öldü Fenerbahçe forvet diye, öldü, öldü, en sonunda Niang geldi. Bulduğu her şeyi attı mı, hayır, ama attıkları bile yetti Fenerbahçe taraftarlarına. O da öylece girdi karmaya, listeyi de kapattı. Biz de artık önümüzdeki hayata falan bakacağız Ağustos ayına kadar. Daha da transfer dönemleri falan başlar, bir maraton bitti, diğerlerine açmak lazım yolu değil mi? Kalsın o zaman lig sağlıcakla. Ağustos'ta görüşelim kendisiyle.

No comments:

Post a Comment